14 Ocak 2013

Hafta sonu ve hazırlıklarım...




Hafta sonu biraz sıkıntılı geçti. Hem baş ağrısı hem de kaslarımın ağrısı beni resmen delirtti. An itibariyle pek sağlıklı olmasam da, battaniye altında yatmaktan sıkılan bünyem ‘Hadi kalk fotoğraf çek ve bloğa ekle’ demek sureti ile beni bilgisayar başına itti. Şu an buradayım...

Bir süredir bu ay sonunda doğum yapacak olan arkadaşımın fotoğraf çekimi için hazırlık yapıyorum. Fotoğraflarda kullanılacak objelerin seçilmesinden, kompozisyonlara kadar bir çok şeyi tasarlıyorum. Kuzenimin oğlu için yaptığım cam kavanoz süslemesini de işin içine katayım dedim kendime. Ve gidip cam boyası aldım. Aslına bakarsanız bu konuda oldukça acemiyim. Sanırım cam boyasının kuruduktan sonra ayrıca fırınlanması gerekiyor. Şu an fırınlama işi için koşullarım müsait olmadığından sanırım kavanozları ‘lütfen yıkamayın’ ibaresi ile sahibine teslim edeceğim...

Hafta sonunun sıkıntılı ve yorgun geçtiğinden bahsetmiştim. Cumartesi günü cam boyası almak için çıkmışken dışarıya hem yemek yiyelim hem de sinemaya gidelim dedik. Soluğu 45 dakika otoparkında yer bulmak için çırpındığımız Panaroma Alışveriş Merkezi’nde aldık.  Bir daha gitmem dediğim bu alışveriş merkezindeki yemek faslından sonra ise ağırlaşan bünyelerimizle birlikte sinemanın yolunu tuttuk. Niyetimiz iki filmden birisine gitmekti. Fakat ikisinde de yer olmadığından ya da saati geç olduğundan kitapçıya girip ‘bakınmaya’ karar verdik.


Aslında kitap almayacaktım ama uzun zamandır almak istediğim Oya Baydar’ın O Muhteşem Hayatınız adlı kitabının ‘imzalı’ olduğunu görünce dayanamadım. Aynı standda, neredeyse herkesin okuduğu, Pascal Mercier’in Lizbon’da Gece Treni romanının da yüzde 25 indirimli olduğuu görünce hemen kucağıma aldım.

Madem sinemada yer bulamadık o zaman evde film izleyelim fikriyle de DVD bölümüne koştuk. Yönetmenliğini Raşit Çelikezer’in yaptığı Can aldı filmin yanına bir de Tayfur Aydin’ın yönetmenliğini üstlendiği İz adlı filmleri aldık. Filmler hakkında çok şey yazmayacağım. Sacede Can bizim içimizi burktu. Oyunculuklar kadar konusu da muhteşemdi filmin. İz’de ise bir şeyler eksikti. İzlerken bir çok yerde ‘bunu nereye bağlayacaklar’ diye sorduğumuz ve yanıtını alamadığımız bir çok ayrıntı vardı. Yani ayrıntılar yarım kalmıştı. Ama yine de fikir sahibi olmak için izlenebilir diyorum...



Sözü çok uzattım farkındayım. Son olarak Metis tarafından çıkarılan defterimin görüntüleri ile sözlerime son veriyorum. Bu defteri de 5 TL’ye aldım. Defter kullanma konusunda pek başarılı olmasam da yeni işimde bana kolaylık sağlayacağını düşünüyorum.

Not: Fotoğraftaki saatin pili yok. Saatin 7 çeyrek olması bundandır...

1 yorum: