Gün döndü. Benim uykum yok. Son 25 gündür 6 kitabı
hatmettim. İkisine ise başladım, yordular beni yarım bıraktım. Şimdi yanımda
Hüsnü Arkan’ın ‘Uyku’ adlı kitabı var. Birazdan
onunla uyuyacağım…
Şöyle bir baktım da, uzun zaman olmuş post girmeyeli. Şimdi Seyhan
merak ediyordur bu kız nerelerde diye. Biraz onun merakını gidermek, biraz da
son bir aydır neler yaptığımı anlatmak istiyorum…
Çok kolay olmadı karar vermek ama ben işten ayrıldım. Gazetecilik
mesleğini ‘töbe bir daha dönmem’ diyerek
bıraktım. Bu arada birkaç gazeteden gelen teklifi de geri çevirdim. Artık kendim
olamadığım, kendimi başarılı hissetmediğim bir meslekte bulunmak istemedim
açıkcası. Muhteşem bir çalışma ortamından, disiplinden sonra yeni hayata
alışmak epey zor oldu benim için. Bu kadar kitabı okuyabilmiş olmam da bundan
kaynaklıdır zaten.
İşten ayrılmaya karar verdiğimde ne yapacağımı da
belirlemiştim. Bakmayın ben burada birinci tekil şahıs gibi konuşuyorum ama hem
işten ayrılmamda hem de ‘ne yapabilirim’ konusunda eşim bana hem destek verdi
hem de yol gösterdi. Bana ‘neden doğum fotoğrafçılığını denemiyorsun?’ diye
sordu ve sektöre adım attım.
Şimdiye kadar bir doğuma bir de doğum öncesi çekime gittim. Fotoğraflar
biriktirip web sitesinin tabanını oluşturmak için ve kadın doğum uzmanları- hastanelerle görüşmeye
giderken elim boş gitmeyeyim diye fotoğraf çekimleri yapıyorum. Az biraz tembel
olduğum için işler çok yavaş seyrediyor kabul…
Bu işe girmeden önce ekipman yenilediğimi de hemen belirtmek
isterim. Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz bebekler bana ve eşime ait. Ben onları
çok seviyorum…
Onun dışında mesleğimi değil ama o aktif hayatımı özlüyorum.
İnsanlarla iç içe olmak tam benim işim. Evet bir dönem çalan telefonlara bakmak
istemeyecek kadar nefret etmiştim kabul ama insansız bir hayat yaşayamayacağımı
anlamış bulunmaktayım. Bazen sabah kalktığımda –kimileri buna öğlen diyor- evde
delirecek gibi oluyorum. Zaten kendimi ya sokağa atıyorum ya da yemek
yapıyorum. Televizyon ile iletişimim ise sesten ibaret. İlk günler güle oynaya
izlediğim, birbirinin aynı programlardan nefret ediyorum. Evet televizyon insanı
aptallaştırıyor sözünü şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Bu arada her zaman olduğu gibi ok parlak fikirlerimi de
uykuya yatırmış bulunmaktayım. Neyse ben sizin başınızı fazla ağırtmayayım. Son
bir fotoğraf ile ben ‘Uyku’ya gideyim…