02 Nisan 2013

Nihayet Nili Silver ile tanıştım ve bu aralar kafayı takılara taktım...


Geçen hafta oldukça renkli geçti benim için. Uzun zamandır tasarladığı birbirinden güzel takıları kullanan bendeniz, nihayet Nili Silver'ın sahibi Elif ile tanışma şansını yakaladım.

Antalya'da iken hep imrenirdim İstanbul'da gerçekleştirdiği takı partilerine. Ankara'da da yapardı zaman zaman. Ankara'ya taşınınca da benim de katılma şansım oldu haliyle. Hep telefon ve internet üzerinden iletişim halinde olduğum ve sesinin güzelliği yüreğine yansıyan Elif beni hiç şaşırtmadı. Demek ki insan  gerçekten insan olunca tanınır olmak yada  ne bileyim işte beğenilir olmak onu değiştirmiyormuş. Kendi halinde, işine odaklanabiliyormuş, mütevazi olabiliyormuş insan. Ben Elif'te bunu gördüm. Sanırım onu ve yaptıklarını sevmemin en büyük nedeni de bu...

Çünkü ben 'herkes onu seviyor' diye o şeyi sevmek zorunda hissetmeyenlerden, herkes oraya gidiyor diye gereksiz pahalı mekanlara gitmekten hoşlanmayan, ne bileyim işte kendim olamadığım yerlerden kaçan birisiyim.

Neyse kafanızı ütüledim farkındayım...

Geçen haftadan benim de payıma güzel şeyler düşmedi değil. Bu partiden iki yüzük ve iki bileklik ile ayrıldım. Hepsini bir arada göreyim diye de elimdeki Nili'leri kolajladım. Bu arada partiye  Ankara'daki moda blogerları da katıldı. Blog yazma konusunda çok aktif olmadığım için sanırım tanışmaktan çekindim... Ay zaten ben başlı başına çekingen bir tipim...

Şimdilik bu kadar diyorum. İşler güçler var toparlanacak ama ben tembellik hakkımı kullanıyorum...

Hoşçakalın...