16 Ocak 2013

Bu da bir reklam yazısı değildir...




İnternetin yeni yeni yaygınlaştığı dönemlerde hızımı alamamış, gezip tozan bir gazeteci olacağım hayali ile bir çok fotoğraf ve gezi sitesine üye olmuştum. İşsiz kaldığım dönemlerde de iş arayanlara fırsatlar sunan bazı sitelere. Benim tahammülsüzlüğümden midir bilinmez, o sitelerde hep birileri ile kavga ederken bulmuştum kendimi. Klavyenin başında, tuşlara sert bir şekilde vurarak sinirimi çıkardığım zamanlar olmuştu. Ya birisi bana hakaret etmişti ya da internet üzerinden bana sarkıntılık yapmıştı. İşte bu sebeplerden dolayı uzunca bir süre hem sosyal paylaşım sitelerindeki, hem de söz konusu forumlardaki üyeliklerimi sonlandırmıştım...

Ama bir süre önce sosyal paylaşım sitelerine yeniden giriş yaptım. Eskiden olduğu gibi çok güzel, kalıcı arkadaşlar da edindim.

Size bugün, sosyal paylaşım sitesinde tanıştığım bir arkadaşımdan bahsedeceğim. Çünkü kendisi, yaptığı işler ile hakkında bir şeyler söylenmeyi hak eden birisi...Cama can veren bir kişi desem herhalde anlarsınız ne yaptığını.

Ben Berna Terziahmetoğlu’nu şu yazımda da bahsettiğim Elif sayesinde tanıdım. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı için satış yaptıkları bir günü belgeleyen fotoğraflarda ise sizeyukarıda görsellerini sunduğum bu bülbülleri gördüm ve aşık oldum. Elif aracılığıyla başlayan iletişimimiz sayesinde ise çok güzel bir kutunun içinde altın suyu ile tatlandırılmış, cam ve gümüş karışımı bu kolye ve küpeye sahip oldum.

Sakın aklınızdan yine ‘bu yazı reklam kokuyor’ gibi bir cümle geçmesin. Daha önce de belirttiğim gibi, sevdiğim, hoşlandığım, aldığım şeyleri buradan paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Daha fazla insan görsün ve tanısın istiyorum. İşte bu yazıyı da o yüzden yazıyorum.


Berna aslında Kathre markası ile tasarımlarını yapıyor. Ben de zaten gerçek soyadını kullanmaktan ziyade ona Berna Kathre diyorum. Ateş ile camı buluşturup ortaya muhteşem tasarımlar çıkarıyor. Sadece takı değil, günlük kullanılacak cam kaşıklardan, ev içi dekorasyonunuzda kullanacağınız bir çok objeye kadar hepsini kendi elleri ile hazırlıyor.

Takı takmaya bayılan bendeniz, tasarım yapan insanları imrenerek izliyorum. Ortaya çıkan şey kimilerine basit görünse de hayalin gerçeğe dönüştürülmesi noktasında yaşanan zorlukları bildiğimden hepsi bana muhteşem geliyor. Ne bileyim, mesela Berna’nın yaptığı gibi maske şeklindeki bir kolyede göz nereye yerleştirilecek, boyutu ne olacak, hangi renkler kullanılacak gibi ayrıntılar benim beceremeyeceğim türden şeyler. Ya da hayal edilen bir görsele hayat vermek mesela. O yüzden özgünlükten yana tavrını koyan ben, kendi emeği ile ortaya güzel şeyler çıkaran insanlara bayılıyorum. Tıpkı Antalya’da yolda gördüğüm tahta kaşık ustasının işine konsantre bir şekilde tahtaya şekil vermesine hayran olduğum gibi...

Not: Elif'in TEGV için yaptığı ve sattığı gümüş ayracım geldi. Muhteşem bir şey. Siz de satın almak isterseniz şayet www.nilisilver.com'dan bakabilirsiniz. Fotoğrafı işte burada.... Bu arada yeniden belirtetim, bu yazıları yazdım niye ne Elif ne de Berna bana para vermiyor. Ya da bana bu takıları 'tanıtım yap al sana bedava takı' gibi bir teklifte bulunmuyor. Bunu da ayrıca belirteyim çünkü aksinin düşünülmesi beni ziyadesi ile üzer. Söylediğim gibi sevdiğim şeyleri paylaşıyorum...

Hiç yorum yok: