18 Ekim 2010

Oysa ben sabahın olmasını bile istemiyordum

Her hafta, uzun uzadıya kahvaltı yapamamaktan şikayetçi olan ben, bu hafta da gerçekleştiremedim kahvaltı keyfimi. Ben uyandığımda annem ve babam kahvaltı yapıyordu, dolayısı ile onlarla yapamadım kahvaltımı. Kendime bir tabak hazırlayıp salona televizyonun karşısına geçtim. Ben internette oyalanırken komşumuz geldi. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz bir başka komşu hakkında konuşurlarken annemle gözlerim doldu. Ağlamamak için odama attım kendimi, bari kışlıkları çıkarayım dedim. O da olmadı. Nefes alamadığımı hissettim, kendimi banyoya attım. Sıcak bir banyonun ardından da sokağa attım kendimi. Uzun zamandır yapmak istediğim bir şey vardı. Onun için yola düştüm. Ama ne oldu biliyor musunuz, dolmuşa bindim, gideceğim yerde indim. Sonra üst geçitten yolun karşısına geçeyim dedim. Geçerken aşağıdan geçen dolmuşlara binip eve gitmek içimden geldi. Saçmalama Gamze dedim, girdim alışveriş merkezine.

Ben alışveriş merkezlerinde tek başına alışveriş yapmaktan hoşlanan birisiyim. Birisi yanımda odlumu, onun vaktinden çalıyormuşum gibi geliyor. Neyse, bu ziyaret bana iyi geldi. Oradan oraya koştururken unuttum bir çok şeyi. Neyi unutmak istediğimi bile bilmiyordum ama rahatladım, sıkıntımı attım SANDIM.

Sonrası malum, eve gittim. Televizyon karşısında pinekledim. Kışlıklarımı etrafa saçmıştım, ‘Anne sen dokunma ben gelince halledeceğim’ demiştim. Geldim, halledemedim. Hepsini çıkardığım yere geri koydum. Salona dönüp televizyon izlemeye devam ettim.

Akşam çabuk geldi dün aslında. Bugünün olmasını hiç ama hiç istemedim. Zaten dün gece de uyuyamadım. Kalktım, yerine koyduğum kışlıklarımı çıkardım. Kitaplarım geldi elime, bir de günlüğüm. Duygulandım. Günlüğümün içinden kurumuş bir gül çıktı. Aslında çoktan atmalıydım onu ama bana alınan ilk güldü kıyamadım. Bir süre ona bakıp mızıldandım. Onu ait olduğu yere koyduktan sonra elime onlarca okunmamış kitap geçti. Oysa ben dün bir tane daha almıştım. O kadar kızdım ki kendime, bir daha uzunca bir süre kitap almamaya söz verdim. Bunun kaçıncı söz olduğunu anımsayınca da şapşal halime güldüm.

Dün gece odamda uyumadım. Hem ruhuma hem bedenime hükmeden o sancıyı bulamadığım için yalnız uyumak istemedim. Dün gece bana ışığı ile televizyon eşlik etti. Bir süre internette okey oynadım. Aman tanrım ne kadar entelektüelim. Televizyonun zaman ayarını yapıp başımı yastığa göndüm. Uyurken önceki gün evlenen arkadaşıma gönderdiğim mesaja yanıt alamadığımı düşündüm. O lanet sancı hala ruhumu kemiriyordu, çıkaramadım. Yüzümde o sancının getirdiği izlerle uyumuşum. Oysa ben sabahın olmasını bile istemiyordum…

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Gamze ciğim Ben Handan hani Senin gibi İkizler burcu olanından. bu yazında anlattığın Gamze bana hiç yabancı gelmedi. İnan benim karmaşık günlerimden her hangi birisini anlatıyordun. Kendimi buldum. Sadece onda mı antikacı da da anlattığın Gamze değil bendim. kitap alıp okurum diye biriktiren ve çok kitap alan, kışlıklarını yaz biterken kaldıran, geceleri kitap okumadan uyuyamayan.. vb..
Bana beni anlatan yazı(lar)ını çok sevdim.
Devamını bekliyorum, yazılarını, yazılarındaki seni ve her şeyinle seni seviyorum.
Handan İstanbull..

dersaadet dedi ki...

:))) Teşekkür ederim Handan.