02 Aralık 2011

Bugün ben...



Yazmayalı baya olmuş. Hoş ben ayları bulan ‘yazmama’ serüvenimi biliyorum ama neyse…

Bu aralar yine depresif modaydım. Paris’e gidip geldikten sonra karşılaştığım birkaç olumsuz haber beni Paris gezisini yazmaktan alıkoydu. Hoş yazacak bir şey de yok. Sadece çantamda Eyfel Kulesi ve Seine Nehri gezintisi ile geri döndüm. Tarihine dokusuna dokunamadan hem de. Ama Paris’i bir daha gidilecek yerler listeme ekledim.

Bu aralar haberler pek iç açıcı değil. Her gün internette öfkeyle okuyorum haberleri. Kadın cinayetlerine karşı yapabileceğim hiçbir şeyimin olmayışı canımı ziyadesi ile sıkarken Cem Garipoğlu davasının sonuçlarını da ağzım açık izliyorum. Ha bu arada minik yavrular ölüyor, Van’daki depremin izleri hala sürüyor, Hrant Dink davası ile ilgili gelişmeler de kalbime hançer sokulmuşcasına beni etkiliyor.

İşte bu yüzden bu aralar kendimde değilim. Yine bilindik ‘ben ne yapıyorum’ sorgulamalarının içinde sürükleniyorum. Okuduğum kitaplardan notlar eklemek isterken ya da yaşadığım bir anı burada paylaşmak isterken küt diye ‘kara’ bir haberle karşı karşıya kalıyorum, hevesim kaçıyor.

Güzel şeyler yapmak istiyorum bu ara ama evlilik hadisesi hazırlıkları sürerken pek başarılı olamıyorum. Haftaya mesela bir arkadaşımın hikayesini dinleyeceğim, sonrada onu yazıya dökeceğim(z). Bir roman planı, başlamak lazım gelir bir yerden diye düşünüyorum. Hayallerimi unuttuğumun farkındayım ama ‘neden ben de yapamayayım’ diye kendimi dinlerken bahaneler uydurup yoluma engel çıkarmanın da artık manasız olduğunu düşünüyorum.

Bir web sitesi planımız da var. Yazıldı, çildi notlar alındı ama daha vakit ayırıp sitenin yapımına gelinemedi. Göç yolda düzelir derler, şu evlilik tantanası bitsin ona da başlayacağım(z).

Bir de yine ‘tatil’ isteğimi dillendireyim. Bu yıl bölük pörçük tatiller yaptım ve iyiden iyiye tembelleştim. Eski beni aramıyor değilim. Hani şöyle tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu yapan Gamze’yi. Onu da yakında bulacağımı umuyorum…


Not: Hrant Dink'in hayatını konu alan kitaba yeni başladım. Geçen yıl almıştım ama fırsatım olmamıştı okumaya. Bir yıl sonra nihayet. Hrant Dink öldürüldükten sonra çıkan kitabı 'İki Yakın Halk İki Uzak Komşu' adlı kitabını da okumuştum. Bu kitap ondan sonra özel hayatına giriş yapmak gibi olacak sanırım. Hüznümü, bugünümü anlatsın diye kitabından bir kare paylaşmak istedim...

2 yorum:

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Kitabı ben de okumuştum,çok içli , ağlatan ve güldüren yerleriyle örnek bir yaşam hikayesi...
Hepimizin öğreneceği şeyler var içinde.
Onu yakından tanımak için çok özenli bir çalışma.

dersaadet dedi ki...

Unutmamak için okumak gerek...