27 Haziran 2011

Onu 'Pire Memed' diye bilirlermiş, ben başka bildim..



Sizde nasıldır bilmem ama ben genellikle alışverişlerimi sevdiğim yerlerden yaparım. Hele hele söz konusu gümüş takılarsa kesinlikle bildiğim yerden alışverişi yaparım, bu konuda taviz vermem. Tamam internetten bir iki kötü deneyim yaşadım ama onları şimdilik var saymayalım.

Efendim, geçen hafta işlerimi bitirdikten sonra araba çağırmayıp yürüyerek ofise döneyim istedim. Ofise gitmeden önce de uzun süredir uğrayamadığım Kadir ağabeyin yerine gideyim dedim. İyi de etmişim hani. Orada muhabbeti hoş, bol kahkahalı bir sohbete tanıklık ettim.



Kadir ağabeyi ben birkaç senedir tanıyorum. Orta okul arkadaşıma hediye almak için girmiştim dükkanına yıllar önce. Dükkan kapandıktan sonra da tesadüfen yeni dükkanını bulmuştum. İyi ki bulmuşum. Karadenizli, özü sözü bir, hatta dükkanının ismi gibi delikanlı bir adam. Durun durun dükkanın adı delikanlı değil,Lagot.

İşte, iş arası onun yanındaydım. Havalar sıcak ama çaya düşkünlüğüm ayrıdır. Bir bardak çay içerim, muhabbet ederim diye gittim, Mehmet amca ile tanıştım. Mehmet amca bildiğin, Mehmet amcalardan değil ama. 78 yaşında bir delikanlı. Onu Tokat Turhal’da ‘Pire Memed’, ‘Avci Memed’, ‘Kuşçu Memed’, ‘Cılız Memed’ diye tanırlarmış. Ben de ‘Oyuncu Memed’ diye bildim onu.



Dükkana girdiğimde bir şeyler anlatıyordu. Kadir abi devam etmesi için işaret etti Mehmet amcaya, başını kaçırdığım için de hikayeye ben gelmeden önce anlattığı yerlerin üzerinden bir daha geçerek başladı. Hem dinledim hem güldüm, hem de o yaşına rağmen beden dilini bu kadar iyi kullanmasına şaşırıp kaldım…

Bundan birkaç yıl önce bir arkadaşı ile hacca gitmeye niyetlenmiş Mehmet amca. Arkadaşı bu konuda tecrübeli olduğu için yer konusunu ayarlaması için ona bırakmış. Arkadaşı yer yok yanıtını alınca iş Mehmet amcaya düşmüş. Gitmiş, sormuş, yanıt aynı ‘yer yok’. Eh serde oyunculuk da var ya, ben bir oyun edeyim müftülük çalışanlarına demiş. Bir gün sonra ‘Sarhoş Memed’ olarak girmiş müftülüğün içine. Şarap parası, rakı parası derken bizim ‘Sarhoş Memed’ amca bir bardak çaya tav olmuş. Biri gelmiş biri gitmiş çayların, muhabbet tabi sarhoş ağzı ile devam etmiş. En son birisi ‘Hacı amca sen ne istiyorsun?’ diye sorunca bizim Mehmet amca hemen kendi kimliğine bürünüvermiş. İyi de etmiş hani, oyunla başlayan hikaye mutlu sonla bitmiş. Müftülük çalışanları birkaç yer araştırdıktan sonra ona yer bulmuş. Mehmet amca da hacca gidip gelmiş tabi.



Delikanlı dedim ya, gerçekten öyleydi Mehmet amca. O anı yaşayarak anlattı. Kah sarhoş oldu, kah kalktı ayakta canlandırdı. Oyunculuk işine işlemiş derler ya, işte onun da öyleydi. Gönüllü olarak yaptığı oyunculuğu, Şeker Fabrikası’ndan emekli olduktan sonra bırakmış ama görünürde. Dükkandan çıkmadan önce ‘yeri gelir dilenci olurum, el açarım’ demişti. Şimdi bekliyorum, bir kere daha farklı bir konseptle karşıma çıkmasını. Kim bilir dalgın bir günümde ‘el açar’ bana şakayla…

Hiç yorum yok: