02 Aralık 2010

Çocukluğumun kokusu...



Ben daha çocukken, yani henüz bu büyük şehre taşınmamışken, evimizin önünde büyük bir bahçemiz vardı ve ben ta o zamanlardan aşık olmuştum fasulyenin topraktan çıkışına. O bahçemizde bir sürü şey dikerdik. En çok patates ama. Sonra mısır, olmazsa olmaz fasulye. Ekinler toplanınca toprakta kalan son havuçları unutmamak lazım. Domates, salatalık, tere, maydonoz… , kahvaltının demirbaşları, saymıyorum onları bile.

Her neyse, bir de ağaçlarımız vardı bahçenin kenarında, azcık bodur. Kışın sert geçtiği memleketimde meyve ağaçları meyve veremiyordu ama çok güzel bir gül ağacımız vardı kokusu bahçenin ta öteki ucundan duyulan. Babaannem her sabah gülleri toplar, reçel yapardı. Benim kilolar da oradan gelme…



Geçen gün bir mahalleye gitmiştim, dolaşırken o gün ağacını gördüm. Yaklaştım yanına, kokladım. Çocukluğumun ağacı kokmuyordu çok fazla ama oydu, benim güllerimdi, özlediğim güller. Sahibinden dikmek için bir iki dal aldım. Şimdi ofiste, apartmanın bahçesine dikilmeyi bekliyor. Umarım tez zamanda bahçeyi süslerler. Özlemişim, hem çocukluğumu hem de o gül kokusunu…

4 yorum:

ayci dedi ki...

hem ayrıca biliyorsun...yakında kış geliyor :)

dersaadet dedi ki...

Sen de bilmelisin, Antalya'nın kışı kimseyi korkutamaz:)) Hem keşke gelse, terlemekten sıkıldım:)

Profösör dedi ki...

Bizim evin duvarlarını hanımeli srmıştı. Bütün köye kokusu yayılıyordu. Hala etkilenirim ben..

dersaadet dedi ki...

Süper bir şey. Çocukluk hallerini, hayallerini seviyorum...