26 Kasım 2011

Öfkeliyim...

Tesadüf değildi dün okuduklarım. Dün basına yansıyanlar tesadüf değildi. ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’ dolayısı ile ortaya çıkmış haberler değildi. Gazeteciler illa ‘cinayete, şiddete kurban olmuş kadın’ portreleri aramadı dün. Sokaklar cinayete kurban gitmiş, şiddete, tacize maruz kalmış kadınların ‘hikayeleri’ ile doluydu çünkü.

Bundan yıllar önce çocuk yüreğimle hissettiğim acıyı, dün izlediğim bir video ile yeniden yaşadım. Bir kadın vardı yatağında uzanmıştı, bacalarında bıçak yaraları, yanında minik kızı. Kızının saçlarını okşayıp öpüyordu. Unutsun diye yaşananları, belki de nefret etmesin diye babasından. Çünkü anneler, kızlarının babalarından nefret etmesini istemezler. Babadır nihayetinde çocuklarının gözünde. Acılarını içlerine gömüp oturur anneler, sineye çeker. Ama çocuklarının babalarından nefret etmesini asla istemezler….

Dün onu izlerken çocukken yaşadığım bir tablo geldi gözümün önüne. Nefretim, acım, güçlü bir kadın olma isteğim. Baş kaldırışım o zaman başladı. Ve ben dün o videoyu izlerken, o minik kızın dünü, önceki günü hiçbir zaman unutmayacağını bildim. Ben unutmadım. Güçlü bir kadın oldum, yine unutmadım.

Dün yüzlerce haber geçti internet siteleri. Bir önceki günden farklı değildi hikayeler. Sadece daha görünür olmuşlardı. Evin içinden çıkıp sokağa taşmıştı şiddet ve taciz ve cinayet ve niceleri.

Dün yine genç bir kadın maruz kaldığı tacizi anlatırken titriyordu. Küçük bir çocuğun tacizi sonrası yaşadığı ‘erkek bürokrasisi’ sıkıntısını anlatırken gözyaşlarını tutamıyordu. ‘Bunu yapanların anneleri, kız kardeşleri, ablaları’ yok muydu diye soruyordu ağlayarak. Vardı dedim içimden, o ablasını, annesini, kızı kardeşini ve kızını ‘kendisi gibi sapkınlara’ maruz kalmasın diye eve hapsetmişti, sen göremezdin onları.

Dün, daha nice kadınlar evde, sokakta, işte tacize, şiddete maruz kalıp, cinayete kurban gidiyordu. Dün biz bize gösterildiği kadarını gördük internette, gazetelerde, televizyonlarda. Ama dün olanlar, ‘şiddete karşı bir gün’ dolayısı ile gösterilmedi. O şiddet, taciz, cinayetler hep vardı. Dün olağan bir günü yaşadık sadece….

*Daha çok şey var; kızını satan ‘anne ve baba bozuntuları’, eşini öldüren ‘koca bozuntuları’, çocukken evlendirilen minik kızlar, kendi cinselliğini öğrenemeden koca şiddetine maruz bırakılıp çocuk yaşta anne olanlar, entelektüel şiddete maruz kalan kadınlar…. Öfkeliyim, yazamıyorum…

* Bir şey daha ekleyecektim, aklımdan çıkmış. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin. Muhteşem bir kadın. Antalya'da izleme fırsatım oldu. Samimi, sıcakkanlı, çocuk sevgisi en üst seviyede muhteşem bir anne her şeyden önce. Deneyimli ve bakanlığa yakışır bir kadın. Bir önceki, bakanları düşününce hele. Ben Bakan Şahin ile bir şeylerin değişeceğini umuyorum. Zor ama umuyorum....

2 yorum:

ayci dedi ki...

basınla ilgili yazılarında hep bir donup kalıyorum.
birşey diyemiyorum.

dersaadet dedi ki...

Biliyor musun Aylin, daha neler var yazmadıklarımız, yazamadıklarımız...