19 Ekim 2011

Ne söylesem bilemedim...

İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor.

Yine kendime kapandım.

Bu akşam canımla birlikte Antalya Devlet Tiyatrosu’nun ‘Küçük Adam Ne Oldu Sana’ adlı oyununa gideceğiz. Geçenlerde Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’ filmine gittik. Çıkarken ‘Neden bir yere bağlamadın usta filmi’ diye yakınıyordum. Yanılmışım, ustalar bir şeyi sona bağlamak zorunda değildir…

Ben, Seyhan’ın beğenmediği Patrick Süskind’in kitabı ‘koku’yu bitirdim. Bayıldım. Kurgusu, konusu muhteşem. Beklemediğim bir sonla karşı karşıya kalınca daha bir hayran oldum. Sonra Zadie Smith’in ‘İnci Gibi Dişler’ kitabına başladım. Sırf bir yerde ‘Elif Şafak İskender’i bu kitaptan araklamış’ dendiği için. İyi ki öyle yazmışlar. İskender’den sonra okuyacağım güzel kitaplardan birisi olacak sanıyorum. Ayrıca yazarın hikayesi de oldukça kıskanılası.

Yeni bir şeyler yapmaya hazırlanıyorum. Bir blog ve arkadaşım vesile oldu. Bir roman yazma girişimi diyelim biz buna. Bakalım kendi romanımdan önce becerebilecek miyim. Aslına bakarsanız bu ‘ilk’ roman benim romanımın önceleyicisi olacak. Tabi romanın kahramanına ulaşabilirsem. Tek iletişim kanalım mail ama ona ulaşamıyorum. İkinci bir kanal denedim, yanıt yok. Bekliyorum…

Bu ara evlilik hazırlıkları sürüyor. İnsanların ‘Sen evlenmem derdin, ama bak görürsün çocuk da istemiyorum diyorsun ya onu da yaparsın’ demelerine deli oluyorum. Bu dünyaya gerçekten bir çocuk getirmek istemiyorum. Hem ben daha çocuğum… Çocukluğumu yaşamak istiyorum… Bir de salon düğünü yapılacaksa yapılsın, umurumda değil. Herkes çıksın göbek atsın hatta. Ben sadece ömür boyu onunla yaşamak istiyorum…

Bugünler de haber yazmak istemiyorum nedense. Dönemsel mi bilmem ama, sanki boş gibi her şey. Yani ‘kime ne benim yazdığım haberden’ derken buluyorum kendimi zaman zaman. Geçmesini umuyorum…

Bir de birkaç ay önce bir ajanstan iş teklifi gelmişti, ikinci kanaldan diyelim. Kabul etmemiştim. Şimdi de yine ikinci kanal aracılığı ile bir televizyon kanalından teklif geldi. Korkak birisine teklif ettiklerini bilmiyorlar ama. Yerimden kıpırdamaya korkuyorum ben. Ama şikayet de ediyorum. Hem de ne şikayet. Doğru adım nasıl atılır bir bilen varsa söylesin bana… Çaresizim…

9 yorum:

serrose dedi ki...

kitabini okumayi 4 gozle bekliyorum.
Kim okur,kime ne diye dusunme.Sen kendin icin cikiyorsun yola sonra bir bakiyorsun ki yalniz degilsin.
Yazilarin bir yerde birilerine dokunuyordur emin ol.Sadece sana geri donus yoktur simdilik.4 yilin sonunda oyle bir mail geliyor ki ben mi yaptim bunlari diyorum.Cok iyi geliyor bana.Ara ara mola ver ama cok verme tamam mi ;)

dersaadet dedi ki...

Bizim kızdan hala ses yok ama Serrose:)) Ama inanıyorum, yazacak bana. Ve o gerçek.

serrose dedi ki...

yazsin hemen ya okunacak guzel kitaplara her zaman ihtiyac vardir ;)

dersaadet dedi ki...

Çok güzel olacak biliyor musun Serrose, çok güzel hemde...

serrose dedi ki...

Yazilinca haber edersin degil mi?

dersaadet dedi ki...

Deli misin, yedi düvel duyar. Japonya'dan bile duyulur;)

serrose dedi ki...

Buna bir itirazimiz yok ;)

Sevil dedi ki...

Çok güzeell.. bu arada ne kadar belli etmesemde yazıları takip ediyorum..

dersaadet dedi ki...

Teşekkür ederim Sevil. Şayet bloğun varsa ben de seni takip etmek isterim:)