17 Eylül 2010
Müzedeki yakışıklı
Dün kendi kendime eğlenceli bir oyun oynadım. Müzenin kafesinde çalışan çocuğa aşık oldum. İtiraf etmeliyim ki çok da zevk aldım.
Dün bir iş için müzedeydim. Önce görüşeceğim kişinin yanına gittim. O arada birbirimizi gördük. Ona ‘birazdan geleceğim’ işareti çaktım, başıyla onayladı ben de işime döndüm. İşim bitince cafesine girdim müzenin. O birisi ile konuşuyordu. Cebindeki son parayı taksiye vermiş olan ben, ‘umarım bankamatik kartım sorun çıkarmaz’ diyerek kasaya yaklaştım. Bir kahve söyledim sonra onun yanına gittim. Ayak üstü sohbet ettik. “Burası güzel olmuş” dedim. O sevimli sevimli gülümsedi. Onunla konuştukça ben terledim, içimden ‘saçmalama kızım’ desem de yemedi. ‘Ben dışarıya çıkayım’ dedim, ‘sigara molası mı’ dedi elimdeki kahveyi göstererek, ‘yok’ dedim, ‘sigarayı bıraktım, hava sıcak burada’ diye ekledim. ‘Beni sen heyecanlandırdın ahmak, ya da ahmaklığıma ben heyecanlandım da terledim’ diyemedim. Dışarı çıktım, kahvemi içerken bir taraftan da bulabildiğim tüm camlara bakarak onu kestim. Evet evet arsızlık yaptım. Ama çok eğlendim. Ondan, müzeye dair bir sır öğrendim ve müzeden ayrıldım.
Ben dün bir oyun oynadım kendime. Ve aşkın ya da heyecanın ne kadar güzel bir şey olduğunu hatırladım. Uzun zaman oldu da, unutmuşum….
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
O zaman sana 'Ramiz Dayı'lık yapayım Yeğen....
"Neyin hayalini kurarsan kur
Her hikayenin sonudur yalnızlık"
Yalnızlık arkanı dönmek değildir sadece
Serbest bırakmaktır sana hapsolmuşlukları...
çocukla eğlen sonra... Yok öyleee
Bak ya:)) Benim de canım var ama dimi:)
ay yaa şöyle aşık olmayı özledim =D
Rebecca ben de özledim:)
Sanırım ben o yakışıklıyı tanıyorum :)
Şşşşşş, aramızda:))
Yorum Gönder