20 Kasım 2010
Uyku ile uyanıklık arasında bir Cumartesi sabahı, ofise gelen bir kargo ve mutluluk...
Bir Pazar sabahıydı -Evet Pazar sabahı olduğuna eminim çünkü az önce kitabın içinde yazan tarihe baktım- kalkmış sanırım ‘kışlıklarımı’ çıkarıyordum. (Evet ne çıkmaz kışlıklarmış, işin kötüsü buraya hala kış gelmedi) Neyse, lafı yine uzatıyorum. Telefonum çaldı, ben de o ara sanırım dışarıya çıkmak için hazırlık yapmaya karar vermiştim. (Ne kadar çok şey sanıyorum böyle ya) Arayan İstanbul’daki arkadaşım Murat idi. (Diğer adı da sıpa’dır onu. O da bana ‘dana’ der. Neyse, yine lafı uzattım) Bana ‘Son günlerde almak istediğin bir kitap var mı?’ diye sordu. Sormaz olaydı. Hemen çığlık atıp ‘TÜYAP Kitap Fuarı’nda mısın?’ diye sordum. Evet oradaydı ve ben de burada… Yıllardır gidemediğim yerde cirit atıyordu. Hemen ona Ahmet Ümit’ten bir kitap istediğimi söyledim, Beyoğlu Rapsodisi adlı kitabını da halaaaa okumadığımı belirterek tabi. Ama öncesinde, geçen kış beni çatlata patlata Ece Temelkuran’ın kitabını ‘bana’ değil, sadece ve sadece ‘kendisine’ imzalattırdığını da hatırlattım. Neyse efendim. Bizimkisi Ahmet Ümit’in imza kuyruğunda ilk sırayı kapmış, hemencicik de kitabımı imzalatmış. Yanına da geçen yıl yaptığı hatayı örtbas etmek için ‘Ece Temelkuran’ın Muz Sesleri adlı kitabını almış. Beni pek pek bir mutlu etmişşşş….
Tabi bütün bu olaylar yaşanalı çok zaman geçti üstünden ama bizim ‘hayırsız’ arkadaş ancak gönderebildi. Neymiş efendim, vakti yokmuşmuşmuş. Yok daha neler. Ben olsam ertesi gün postalar, Antalya’da bekleyen canım arkadaşımı da bu kadar bekletmezdim… Cık cık, kınadım. Siz de kınayın sayın okuyucular…
Neyse, kitabıma bugün kavuştum. Kargocu ile de gittigidiyor sayesinde ahbap olduk zaten. Adam sürekli bana bir şeyler taşıyor. Şikayetçi değil, sadece kargo gelince benim yüzümde beliren mutluluk onu da gülümsetiyor. Tabi benim ‘Oleyyy, kargom geldi kargom geldi kargom geldi’ nidalarım da ona komik geliyor olabilir… Bilmiyorum…
Ben mutlu olduğum zamanlar böyle cümle kuramıyorum işte. Neyse efendim, mutluluğumu paylaşmak için buraya iki kelam karalayayım dedim. Kitapların fotoğraflarını da çektim kanıt olsun diye. (Kime ne kanıtlayacaksam) Becerikli değilim Ayci kadar valla, hatun bir sunum yapıyor şaşırıp kalıyorum hala. Neyse elimden gelen budur, benim adım da Hıdır:) İğğ, tamam sustum… Bir iki üç TIPPP…
Not: Teşekkür etmeyi unuttum değil mi ben:)) Tamam tamam sıpacım teşekkür ederim:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Noktalama eksiklikleri ve yazım yanlışlarıyla dolu bir yazı daha... =)
Şaka şaka danacım, seni mutlu edebildiysem ne mutlu bana; her şeyden şikayet eden hal-i ruhiyetin yazına yine yansımış olsa da mutlu olman benim için önemli...
Uzun yıllara dayanan arkadaşlarımdan uzak olduğum bu yerde senin ve diğerlerinin var olduğunu bilmek beni hep mutlu eder ki bu duyguyu paylaştığımızı bilmekteyim...
Sevgiler danacım.
Muz Sesleri hakkındaki görüşlerini beklemekteyim...
Kusura bakma Türkçe öğretmeni değilim ben, alla alla. Ayrıca beni seven yazılarımı seven böyle seviyor:))
Ben teşekkür ederim şekerim. Öpüyorum kocaman.
Kitaplar her zaman tebessüm ettirir insana.
aa kınamıyorum valla kitapları almış yollamış,, ha biraz geç yollamış olaiblir..
yalnız muz seslerine bu kdr sevindiğine pişman olaiblirsin :))
okuduktan sonra yorum alalım lütfen..
bir dahaki tüyap fuarında burada olman dileğiyle :D
Hem de nasıl profösör hem de nasıl:)))
Seyhan, arkadaşım da aynı şeyi söyledi. Böyle durumlarda ön yargım az da olsa harekete geçer ama Ece Temelkuran'a aşık olduğum ve bundan önce birkaç kitabını okuyup ayılıp bayıldığım için heyecanlıyım. O da yorumları bekliyor. Ama biraz zaman alabilir çünkü elimde bitirilmeyi bekleyen bir İnce Memed serisi var:)
yollamaya parası yoktur :p buarada ne şanslısın ne güzel arkadaşların var ben al desem ne zaman parasını verceğimin tarihini alırım cvp olarak
Zeyzey, insanları çok zor kabul ederim ben. Ama sürekli olur. Ayrıca ben de sürpriz yapmaya bayılırım:))
Kıskançlıktan çatladım İstanbul Murat ve Kitap diye okuyunca yanyana yazmamışsın ama ben hepsini yanyana okuyabiliyorum. Bizim Murat sandım gerçi biz ona sıpa demiyoruz. başka şeyler diyoruz. Bu arada sende arkadaşlarına böyle süprizler yapmak istersen kendini tutma : )
Yok be, ben onu aramadan o beni aramıyor:)) Kendi halinde o deli. Ayrıca kıskanma kıskanma, aaaa. Hem sen bu Murat'ı da tanıyorsun. Benim lise arkadaşım bu:))) Kıskanma bebeğim elbet bir gün sana da birileri sürpriz yapar....
kitaplara daldın da çıkamıyor musun nedir :)
Yok be Seyhan, gündem çok yoğun. İşler güçler bıdı bıdı. Ha bir de rejime başladımn ya, 6 öğün yemeği ayarlamaya çalışıyorum:) En kısa zamanda diyet maceralarımı yazıcam zaten:)
Yorum Gönder