09 Eylül 2011

Git bunları blogunda yaz...

Biliyor musunuz, 28 yıllık hayatımda, ‘bu yıl bunu öğrendim’ dediğim hiç bir şey olmadı. Ama bu yıl ben çok önemli bir şey öğrendim. BÜYÜK KONUŞMAMAYI!!!

Ben nasıl böyle oldum bilmiyorum. Hayatımda hiç ‘pembe panjurlu bir ev’ hayali kurarken yakalamadım kendimi. İlk aşkım, ilk hevesimde bile böyle değildim. Annemin amcası ‘kızlar pantolon giymez’ dediği için pantolon giyemeden büyüdüm. ‘Büyüdüğünde gelin olacaksın’ denildiği için evliliğe hep karşı durdum. Hem yanlış kişilerle karşılaşmaktan, hem yanlış seçimler yapmaktan dolayı yıllarca ‘ben evlenmeyeceğim’ diyip durdum. Ta ki bundan birkaç ay öncesine kadar….

Hayatımda her şey ‘birdenbire’ başlar benim. Güzel bir hayata merhaba diyeceğim ilişkimde de keza öyle oldu. Kırk yıldır birbirimizi tanıyormuşuz gibi doldurduk içimizi geçen sürede. Ayrı evlerde kalmak bize yetmedi, aynı evi paylaşmak için adım attık. Birbirimizi ailelerimizle tanıştık, ailelerimizi birbirleriyle. Sonra da işin ikinci aşlamasına geçtik.

Geçtik geçmesine de ben yine büyük konuşmaya başladım. Vay efendim nişan alışverişi de neymiş, efendim eve yün yorgan istemezmişim, yok efendim düğünde çalgı çengi olmayacakmış, kokteyl ve nikah nelerine yetmiyormuş, kabarık uzun gelinlik giymek de neymiş, ben öyle sarı altın falan takmazmışım, gümüşlerim bana yetiyormuş… gibi.

Bana göre evlilik, iki kişi arasında gerçekleşmesi gereken bir şey. ‘Elalem ne der?’, ya da birileri eğlensin diye yapılan bir eylem değildir. Bu görüşümü her dillendirdim yerde ‘ama onların ilk heyecanları, heveslerini almaları lazım’ sözleri ile kandırılmaya çalışıyorum. Ben ‘yapmayacağım’ diye ısrarla bir şeyler söylerken de ‘git bunları bloğunda yaz, er ya da geç sen bunları yapacaksın’ diye tehdit ediliyorum.

Efendim, ben 28 yaşındayım. Dediğim dedik birisiyim. Bunca zaman evlenmeyeceğim diye tutturan bendeniz evleneceğim. Elbette benim istediğim olacak. O eve yün yorgan sokulmayacak, düğünde çalgı olmayacak, gelinlik sade ve kısa olacak, nişan alışverişi falan gerçekleşmeyecek… Ve o gün düğünde üç saatten fazla kalınmayacak….

Not: Git bunları blogunda yaz diyenlere ithaf olunur. İşte yazdım … :)

2 yorum:

Syhn dedi ki...

kısa gelinlik mi?
kısa mı?
gebertirim seni yeminle!!!

kısayı git ertesi gün giy ya.

istersen kaçarak bi sahil kasabasında evlen ve sahitlerini ilk o gün gör, isterse gelinliği kabarık olmasın ama rica ederim uzun olsun!

muhalefet olmanında bir sınırı olmalı

:)

dersaadet dedi ki...

Bak ya sen de taaaa İstanbul'dan karıştın bana. Ben ne yapıcam sizinle böyle!!