Geçen hafta İstanbul’dan bir arkadaşım geldi. Sonu kötü biten bir İstanbul maceram sırasında tanımıştım onu. Yüreğinden geçirdiği şeyi hem diline hem yüzüne yansıtan, karınca misali çalışan ve çalışmaktan korkmayan birisi. Antalya’ya da çalışmak için gelmişti. İş arasına beni sıkıştırdı nitekim ve görüştük. Görür görmez ‘özlemişim’ seni dedi, içten, samimi. Tekrarladı defalarca, ‘özlemişim’ seni. Oysa bir iki defa daha görüşmüştük burada onunla. Hatta İstanbul’da bir alışveriş bahçesinin boş otoparkına oturup sohbet ettiğimiz zamanki gibi burada da büyük bir alışveriş mağazasının boşalmış parkına oturup konuşmuştuk. Bana İstanbul’da söylemek istediği ama söyleyemediği birkaç şeyi de açıklamıştı o sarhoş kafayla. Ama asıl anlatmak istediğim bunlar değil.
O bana ‘özledim’ derken aklım başka bir yere gitti. Bilmiyorum ne kadar oldu, zaman kavramı manasını yitirdi bende çünkü, yine bir haber işi için dışarıdaydım. Fırsatını bulduğum bir vakit önceki gün görüştüğüm erkek arkadaşımı arayıp konuşmuştum. Sesini duymak istedim biraz şımararak. ‘Özledim’ dedim ona, ‘Daha dün görüştük ya’ dedi. ‘Ama özledim’ diye tekrar edip ‘Ne yani sen özlemedin mi?’ diye sordum. ‘Ben özlemem herkesi’ dedi. Dondum, bozuldum, içim yandı, sustum. Beni nasıl kabulleniyorlarsa tüm domuzluğumla ben de insanları öyle kabullenmeliyim diye düşündüm hep. Bence bana benziyordu o. Duygularını çok dışarıya vuran birisi değildi çünkü kanımca. Gidişinin birkaç dakika öncesinde de dışa vurmamıştı duygularını. Bir anda çekip gitmişti işte benden.
O gün arkadaşım bana ‘özledim’ seni diyince ben de sustum, araya bir iki saçma sapan söz sıkıştırıp geveledim. O arada da aklıma bunlar geldi. O gittikten sonra hiç kimseyi özlemediğimi hatırladım. Şimdi de kimseyi özlemediğimi, hatta özlemek duygusunu unuttuğumu ve hatta onu özlemeye devam ettiğimi. Özlemin bende bir hastalık olduğu kanısına da vardım. Acı çekme duygusu ile birleşen ve çıkış yolu bulmayınca nükseden bir hastalık. Bununla ne kadar yaşarım bilmiyorum ama zaman zaman aynı yollardan geçtikçe, ya da üstünü örtmediğim anılarım ortaya çıktıkça ya da ne bileyim zamansız yalnızlıklarımda ‘özlüyorum’…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder